18 Kasım 2011 Cuma

"VİCDAN"I RED Mİ?

Vicdanî ret

Vicdanî ret (VR), bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesidir.

Vicdani retçiler kendilerini anti militarist ya da pasifist olarak tanımlayabilmektedirler.

Vicdani ret düşüncesi geniş anlamda ilk olarak 19. yüzyılda ortaya atılmış, 20. yüzyılın başlarında I. ve II. Dünya Savaşları sırasında taraftar bulmuştur.

Vicdani ret hakkı, günümüzde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından temel insani hak olarak kabul edilmiştir.

Vicdanî reddin geçmişi ilk devletlerin kuruluşuna kadar eskiye uzansa da, resmileşmesi  yirminci yüzyılın başlarına denk gelmektedir.
Örneğin, İngiltere 18. yüzyılda Quaker inancına sahip olanları zorunlu askere alınmadan muaf tutmuş ve 1916'da da vicdanî reddi anayasasına dâhil etmiştir.

İngiltere'yi 1917'de Danimarka, 1920'de de İsveç izlemiştir. Ayrıca pek çok ülke 17 ve 18. yüzyıllardan itibaren askerliği zorunluluk değil, gönüllülük esasına dayalı uyguladığı için etkin olarak vicdani ret diye bir tanımlamaya gerek duymamıştır.
Etkin olmasa da yasal olan bu durumun değişmesine I. Dünya Savaşı ile zorunlu askerlik uygulamasının yeniden getirilmeye çalışılması sebep olmuştur.

Türkiye'de vicdanî ret

Türkiye'de henüz tanınmayan vicdani ret için başta savaş karşıtları olmak üzere çeşitli grupların çalışmaları sürmektedir.
Perihan Mağden gibi birçok aydın vicdani reddi işleyen yazılar ele aldıkları için haklarında dava açıldı.
Ayrıca konu ile ilgili `vicdani ret hakkı`nın verilmesi için kanun teklifi DTP tarafından meclise sunuldu.

Türkiye'de 2008 yılına kadar 16'sı kadın olmak üzere toplam 86 vicdanî retçi çıktı. İlk kez 1989 yılında Tayfun Gönül, 155. maddeden yargılandı ve aldığı ceza, para cezasına çevrildi.

Mayıs 2011'e kadar otuz yedisi kadın olmak üzere toplamda 133 kişi vicdanî retlerini açıkladı. “ Vikipedi”

--------------------------------------------------------------

Ben şahsen “Vatan borcunun, namus borcu” olduğunu, Askerliğin de “Peygamber Ocağı” olduğunu öğrenmiştim büyüklerimizden.

Düğüne gider gibi, ellerimize de kına yakılarak ”Vatana Kurban Olsun” dualarıyla uğurlandık ve gittik askere..

Bu borcun bedelini kimimiz canıyla, kimimiz kanıyla ödedi ve ödemeye de devam ediyoruz asırlardır.

Bedeli “bedelli”yle ödetme çabalarını hayretle izlerken birde bu “vicdan”ı ret çıktı karşımıza...

Bunun bir AB projesinin uzantısı olduğunu ve 133 kişinin başvuruda bulunduğunu, Aralık ayına kadar da yasalaşması gerektiğini benden başka herkes duymuş!

Avrupa’da olan vicdani ret kavramını, ve uygulamasını, bize de getirmeye çalışıyorlarmış.

Demek ki artık askerlik durumuna bir şık daha eklenecek, Yaptı, Yapmadı, Muaf, Bedelli ve Vicdani Ret.

İyi de, burası Avrupa değil ki? Bizim onlar gibi güvenli sınırlarımız, sakin komşularımız yok ki?

Üstelik terör belası da var bunlara ek olarak.

Bu ülkenin vatandaşı olarak bilmek ve öğrenmek isterim; hem red edeceksin, hem de bu ülkede yaşayacaksın?.

Peki, bu ülkenin güvenliğini kim sağlayacak? vicdani retçilerin güvenliğini kim sağlayacak? güvenlik olmadan vatan olur mu?

En büyük endişem ise bundan sonra diğer vatandaşlık görevlerimiz olan vergi verme, seçimlere katılma ve kanunlara uyma konularında da benzer talep ve uygulamalara yol açılmasıdır.

Vicdanı olmayanın, vicdani reddi olabilir mi ? Yanlış mı düşünüyorum yoksa bilemiyorum ama, başım zonkluyor bir haftadır.

Bende bu eşitsizliği, haksızlığı ve ülkemin savunmasız bırakılmasını vicdanen reddediyorum!..