9 Ekim 2013 Çarşamba

Andımız Yazarı Reşit Galip'le İlgili Bir Anı...

Yer, Dolmabahçe Sarayı, yıl 1931... “Sofra kurulmuştu. Maarif Vekili Esat Bey de oradaydı.
Mevzu maarif meselelerimizdi. Atatürk, herkese fikrini sormaya hazırlanıyordu.
Reşit Galip söz aldı. Maarifin gidişini gayet terbiyeli fakat şiddetli bir dille tenkit ederek Esat Bey’i itham etti. Rahmetli Esat Bey fevkalade centilmen bir adamdı. Bu tenkitlerden çok üzülmüştü.
Bunu gören Atatürk: -Yok Reşit Galip Bey dedi, ben kendi soframda hocamın (Çünkü Esat Bey Ata’nın hocasıydı.) bu kadar üzülmesini istemem. 
O vakit Reşit Galip: -Beni mâzur görünüz. Vakıa burası saraydır. Fakat Sultan sarayı değil, millet sarayıdır. Sofranızdaki zât da sizin hocanızdır. Sultanın hocası değildir. Sizi sultan yerine koymadığım için serbestçe konuştum, dedi. 
Atatürk fena halde üzüldü. -Sus, dedi. Reşit Galip, “Millet ve memleket meseleleri konuşulurken susamam” cevabını verdi. 
Atatürk bütün bütün kızdı. Kalk sofradan, diye bağırdı. Reşit Galip, yerinden kalkmadı.
O vakit Ata: -Sen kalkmazsan ben kalkarım, dedi. Havlusunu topladı ve sofradan kalktı.
Bütün sofrada oturanlar ayağa kalktılar. Herkes sofrayı terke hazırlanıyordu. Atatürk geri döndü: -Size ne oluyor? Oturun oturduğunuz yerde, emrini verdi.
Ve salonu terk edip gitti. Ortalığı derin bir korku ve ağır bir hava kapladı.
Herkes susmuş ve ne yapacağını düşünmeye başlamıştı.
Biraz sonra Ata’nın yaveri içeri girdi: -Gazi Hazretleri emrediyorlar. Kendileri olmadığı halde sofraya devam edilecektir ve kimse yerini terk etmeyecektir, dedi. 
Reşit Galip ertesi sabah Ankara’ya döndü. Onun ebedî nikbetini bekleyenler birkaç ay sonra Maarif Vekili olduğunu öğrendiler.” 
Millet Dergisi 21 Ağustos 1947 (Sayı: 81,s.4)